LABORATUAR HİZMETLERİ | Mobil Sağlık | Riskret Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi

LABORATUAR HİZMETLERİ

LABORATUAR HİZMETLERİ

Portör
Pa Akciğer Grafisi
Odiogram (işitme testi)
Solunum Fonksiyon Testi
Tetenos Aşısı
Grip Aşısı
Hizmetlerimiz bulunmaktadır.

PORTÖR
Portör muayeneleri ilgili mevzuatlar gereği aşağidaki şekilde yapılmaktadır; Akciğer filmi, Boğaz kültürü, Burun kültürü, Gaita kültürü, Gaita mikroskopisi ve klinik muayene. Bütün bu işlemlerin hepsi işletmenizde mobil araçlarımız ve sağlık personelimiz tarafindan yapılmaktadır. Daha sonra numuneler usulüne uygun muhafaza edilerek laboratuarlarımızda çalışılıp sonuçları raporlandırılmaktadır. Bütün sonuçlar değerlendirilip klinik muayene ile birlikte tekrar değerlendirilerek portör raporu oluşturulmaktadır. İstenildiği taktirde hologramlı portör kartı temin edilerek bu kartlara işlenmektedir. İs yerinin talebi doğrultusunda periyodik olarak süreleri tarafımızdan takip edilerek tekrarlanması sağlanacak ve bu konuda iş yeri bilgilendirilmektedir.

T.C.Sağlık Bakanlığının 27.01.2005 tarih ve 1059 sayılı genelgesinde Portör muayenesi kapsamında yapılacak tetkikler ile ilgili aşağıdaki düzenlemeler yapılmıştır ;
1. Daha önce 3 ayda bir yapılan gaitanın mikroskopik incelemesinin ( Kurt v.b için ) 6 ayda bir yapılması,
2. Daha önce 6 ayda bir çekilen akciğer grafisinin yılda bir çekilmesi,
3. Bunlara ek olarak yılda bir kez boğaz kültürü,
4. Yılda bir kez gaita kültürü ( Mikroskopik incelemeden farklı olarak tifo v.b. hastalıklar için ) yaptırılması zorunluluğu getirilmiştir.
Bu tetkikleri yapan özel sağlık kuruluşlarının Sağlık bakanlığından ruhsatlı olmaları ve yaptıkları tetkiklerin sonuçlarını 2 yıl saklamaları gerekmektedir. Tıbbı tahlil laboratuarı ve röntgen laboratuarı Sağlık Bakanlığından ruhsatlıdır. Bilgiosgb sağlık hizmetleri sizlerin bu konudaki ihtiyacını karşılamak için yapılanmıştır. Gezici röntgen arabası ile işgücü kaybınızı en aza indirerek, akciğer grafilerini ( 35×35 cm büyük film) , gaita ve boğaz,burun tahlillerini işyerinizde yapmaktadır.


PA AKCİĞER GRAFİSİ
Akciğer grafisi göğüs hastalıklarının çoğunda temel tanı aracı olarak kullanılmaktadır, göğüs hastalıkları polikliniklerine başvuran hastaların büyük çoğunluğunda istenen ilk basamak görüntüleme yöntemidir. Hekim hastanın klinik bilgileri ile grafi bulgularını birleştirerek tanıya ulaşır veya daha ileri tetkiklere yönelir.

Standart akciğer grafisi ile akciğer kanseri, pnömoni, bronşektazi, akciğer absesi, akciğer kisti, plörezi, pnömotoraks ve daha birçok akciğer hastalığının tanısı konulabilmektedir. Ayrıca standart akciğer grafisinde akciğerler dışında kalp, göğüs duvarının yumuşak dokusu ve kemik yapıya ait hastalıklar da teşhis edilebilir.

Günümüzde gelişen sanayi ile birlikte mesleki akciğer hastalıkları yönünden değerlendirirsek,tüm meslek hastalıkları arasında sıklık açısından birinci sırada yer almaktadır Akciğer filmleri, iş yerindeki solunum yolları ve akciğerleri etkileyebilecek gaz, toz, duman ve kimyasal şartlar karşısında çalışanların maruz kaldıkları akciğer kanseri ve akciğer hastalıklarına yakalanma riski yüksektir. Bu risk sonradan tedavisi zor veya imkânsız olabilecek hastalıklara yakalanma risklerinin değerlendirilebilmesi amacıyla uygulanır.

Fabrika ortamlarında çalışan işçilerin en az yılda bir kez akciğer grafileri çekilmeli ve radyoloji uzmanı tarafından değerlendirilip raporlanmalıdır. Çekilen akciğer grafileri en az on yıl boyunca saklanmalıdır.

Temel olarak mesleki akciğer hastalıklarını dört grupta incelemek mümkündür.
* Mesleki havayolu hastalıkları
* Pnömokonyozlar
* Hipersensitivite pnömonisi
* Akut toksik inhalasyon sendromları


ODİOGRAM (İŞİTME TESTİ)
İşitmenin ölçülmesi ve işitme fonksiyonlarının değerlendirilmesine odyometrik muayene denir.Bu ölçümlerde kullanılan cihazlara odyometre denir.İşitme iki şekilde gerçekleşir;

1- Hava yolu ile (air conduction)
2- Kemik yolu ile (bone conduction)

Normal işiten bir kulakta hava yolu ile işitme kemik yolu ile işitmeden iki kat daha fazladır. Sosyal Sigortalar Kanunu Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne göre; kanunla sağlanan yardımlardan yararlanabilmek için sigortalının meslek hastalığına sebep olan işinden fiilen ayrıldığı tarih ile meslek hastalığının meydana çıktığı tarih arasında geçecek azami süreye yükümlülük süresi denir. Gürültü sonucu işitme kaybı teşhisi için yükümlülük süresi kanunda 6 ay olarak ön görülmüştür.

En yüksek maruziyet etkin değerlerini aşan gürültüye maruz kalan bir işçi, bir hekim veya hekimin sorumluluğu altındaki uzman bir başka kişi tarafından işitme testi yapılmasını isteme hakkına sahiptir. Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinde hükme bağlanan değerlendirme ve ölçüm sonuçlarının bir sağlık riski olduğunu gösterdiği yerlerde, en düşük maruziyet etkin değerlerini aşan gürültüye maruz kalan işçiler için de işitme testleri yapılacaktır. Bu testlerin amacı gürültüye bağlı olan herhangi bir işitme kaybında erken tanı koymak ve işitme işlevini koruma altına almaktır.

Sesin kulak tarafından duyulan yüksekliğine sesin şiddeti denir. Şiddet birimi desibel’dir (dB). Desibel insan kulağının işitebildiği en küçük ses şiddetidir.

Fısıltı sesi 30 Db
Konuşma sesi 40-60 dB
Bağırma sesi 80-90 dB
Uçağın kalkışı 120-140 dB
Tüfek patlaması (yakın Mesafe) 130 dB

ODYOMETRİ RAPOR DEĞERLERİ
İşitme Düzeyi İşitme Durumu
0- 25 dB Normal
26- 40 dB Cok hafif derecede işitme kaybı
41- 55 dB Hafif derecede işitme kaybı
56- 70 dB Orta derecede işitme kaybı
71- 90 dB İleri derecede işitme kaybı
91- ↑ dB Total isitme kaybı vardır.

Gürültünün yaptığı en büyük zarar kulakta sağırlığa yol açmasıdır. İşçi Sağlığı İş Güvenliği Tüzüğü’nün 77 / 4. Maddesi, gürültülü işlerde çalışacak işçilerin, işe girmeden ve yılda bir kulak işitme testlerinin yapılmasını şart koşar.


SOLUNUM FONKSİYON TESTİ
SPİROMETRİ (SOLUNUM FONKSİYON TESTİ)
Solunum Fonksiyon Testi genel anlamda, solunum yolları ve akciğerleri etkileyebilecek iş yerindeki gaz, toz, duman gibi çalışanların maruz kaldıkları akciğer kanseri ve akciğer hastalıklarına yakalanma riski taşıyan durumların tespiti için kullanılır. Ayrıca sonradan tedavisi zor veya imkansız olabilecek hastalıklara yakalanma risklerinin ve akciğer grafisinin klinik açıdan değerlendirilebilmesi amacıyla uygulanır.Solunum fonksiyon testi genel olarak akciğerlerin kapasitesini ve fonksiyonel durumunu objektif olarak ölçmeye yarar.Solunum fonksiyon testleri spirometre denilen cihazlarla yapılır.

Solunum Fonksiyon Testi ile akciğerlerin alabildiği hava hacmi ve bu havanın akciğere alınması ve verilmesi esnasında yapılan güçlü solunum faaliyeti ile oluşturulan hava akım hızı ölçülebilir. Bu iki parametre birçok hastalığın tanısında son derecede önemli ipuçları vermektedir. Örneğin Astım ya da KOAH (Kronik bronşit, amfizem) hastalarında akciğerleri tamamen hava ile doldurduktan sonra yapılan çok güçlü ve hızlı bir nefes verme sırasında ölçülen akım hızlarında normal sağlıklı bireylere göre azalma olduğu saptanır ve bu azalma oranına göre hastalık tanısı konulabildiği gibi hastalığın ağırlık derecesi de belirlenir. Ayrıca bu hastaların tedavisinin takibinde yapılan solunum fonksiyon testleri ile tedavinin başarısı ve yıllar içerisinde hastalığın seyri somut olarak izlenebilir.

SOLUNUM FONKSİYON TESTİNİ, MOBİL SAĞLIK ARAÇLARIMIZLA İŞYERLERİNE GELEREK , SAĞLIK TEKNİSYENLERİMİZ TARAFINDAN YAPILMAKTA VE GÖĞÜS HASTALIKLARI UZMANIMIZ TARAFINDAN BİREBİR DEĞERLENDİRİLİP RAPORLANMAKTADIR.

HANGİ DURUMLARDA SOLUNUM FONKSİYON TESTİ YAPILIR ?
Nefes darlığı, hışıltılı solunum, öksürük varlığında,
Muayene bulguları ve akciğer grafisine göre kuşkulanılan tanıyı desteklemek amacıyla,
Göğüse ait doğumsal yada sonradan gelişen deformitelerin solunuma etkisini araştırmak amacıyla,
Teşhis edilmiş KOAH, astım, kalp yetmezliği ve solunum kaslarını tutan hastalıkların seyrinin ve tedavinin etkinliğinin izlenmesi amacıyla,
Akciğer hastalığı yönünden risk taşıyan kişi ve grupların taranması (Örneğin sigara içenler, maden ocaklarında çalışanlar, çalıştığı ortamda zararlı gaz soluyan işçiler) amacıyla,
Genel anestezi ve ameliyata bağlı solunumsal komplikasyon risklerinin önceden belirlenmesi ve riskli hastalarda ameliyat öncesi dönemde gerekli olan tedbirlerin alınmasını sağlamak amacıyla,
Solunum fonksiyon testleri yapılmaktadır.


TETONOZ AŞISI
Tetanus, ya da Kazıklı Humma denilen Tetanoz, Clostridium Tetani adı verilen sporlu bakterinin salgıladığı toksine bağlı olarak gelişen bir enfeksiyon hastalığıdır.Tetanoz çocuklar kadar büyükler için de tehlikeli bir hastalıktır.Tetanoz, Clostridium tetani tarafından üretilen ekzotoksin ile meydana getirilen ve genellikle ölümle sonuçlanan bir hastalıktır. Tüm dünyada görülen bir hastalıktır ancak yoğun kalabalık bölgelerde, sıcak ve nemli yerlerde bulunur.Organizma esas olarak toprakta,insan ve hayvanların barsaklarında bulunur.

Tetanoz büyük ya da küçük yaralanmalar yoluyla bulaşır. Daha çok derin iğne, çivi ve bıçakla oluşmuş yaraları tercih eder. Ayrıca ameliyatları, yanıkları, delinme ve çarpma tarzında yaralanmaları, orta kulak iltihabını, diş enfeksiyonlarını, hayvan ısırıklarını, düşükler ve hamileliği takiben gelişebilir.Tetanoz kişiden kişiye bulaşmaz. Aşıyla önlenebilen enfeksiyon hastalıkları arasında kişiden kişiye bulaşmayan tek hastalıktır. Tetanoz etkeni hepimizin bildiği gibi sadece ‘paslı çivi’ ya da ‘küflü teneke’de bulunmaz, ne yazık ki toprağın üst tabakalarında, insan ve hayvanların bağırsak kanalında bulunur ve buradan dış dünyaya yayılır.Bu nedenle tetanoz mikrobuna yeryüzünün her yerinde rastlamak mümkündür. Yeryüzünde bu kadar yaygın bulunan bir bakteri ile karşılaşma oranı bu kadar yüksek, tanı ve tedavisi güç ve ölüm oranı yüksek olan Tetanozdan en önemli korunma yolu ‘AŞILANMA’dır. Aşı; koldan genellikle kas içine ya da daha az olarak cilt altına uygulanır. Aşı reaksiyonu olarak çoğunlukla bölgesel şişlik, kızarıklık, lenf bezi büyümesi ve ateş görülebilir. Tetanoz aşısı % 95 oranında hastalıktan koruyucudur.


GRİP AŞISI
Grip, “influenza” virüsünün solunum yoluyla insan vücuduna girmesiyle oluşan ve salgınlara yol açan bir enfeksiyon hastalığı. Dünya Sağlık Örgütü‘nün verilerine göre, grip her yıl dünya nüfusunun yüzde 5‘ini etkiliyor. Neden olacağı yan etkiler sonrasında özellikle ileri yaştakiler, çocuklar, kronik hastalığı olanlar ve bağışıklık sistemi baskılanan kişilerde ölüme kadar varabilen ciddi sonuçlar doğurabiliyor.

GRİP AŞISININ ETKİNLİĞİ
Grip aşısı inaktive edilmiş influenza virüslerinden veya antijenlerinden yapılıyor. Aşı uygulandıktan sonra bağışıklık sistemi aşıdaki inaktif virüse karşı antikorlar oluşturuyor. Daha sonra, aktif virüsle karşılaşıldığında, önceden oluşmuş antikorlar enfeksiyon oluşumunu önlüyor veya ağır hastalık riskini azaltıyor.

NE ZAMAN YAPTIRMAK GEREKİYOR?
Grip aşısının mutlaka salgın başlamadan önce yapılması gerekiyor. Aşının etkisinin ortaya çıkması için aşağı yukarı 2-3 haftalık bir süreye ihtiyaç duyuluyor. Dolayısıyla, grip aşısı için en uygun zaman sonbahar, özellikle de Eylül ve Ekim ayları.

KİMLER GRİP AŞISI OLMALI?
Birincil risk grupları
65 yaş ve üstündeki kişiler (özellikle huzur ve bakım evlerinde kalanlar)
Kronik hastalığı olanlar: Kalp damar sistemi hastaları; akciğer, karaciğer ve böbrek hastaları; romatizma hastaları, diyabet hastaları ve endokrin sisteme ait hastalıkları olanlar.
Bağışıklık sistemleri baskılanmış kişiler: Kanser hastaları, organ ve kemik iliği nakli yapılanlar
6 aydan büyük çocuklar
Uzun süreli aspirin tedavisi alan çocuklar ve gençler
Hamileler (ilk üç aydan itibaren) ve emziren anneler
İkincil risk grupları
Birincil risk grubunda yer alanlarla yakın temasta olanlar
Sağlık personeli (doktorlar, hemşireler vs. )
Sık sık özellikle yurtdışına seyahat edenler
Gribin tıbbi ve ekonomik olumsuz etkilerinden korunmak isteyenler (öğretmenler, iş adamları, sporcular, askerler, üretimde çalışanlar.

+90(542) 669 74 75
TEKLİF İSTE